Sayın Prof. Şükrü POSTACIOĞLU’nun kaleminden
Profesör Alam, her ne kadar Kütahya doğumlu ise de, kökü İzmir’de olan bir ailenin mensubudur. Kendisi bu bakımdan İzmir’li sayılır ve kendisini tanıyanlar da Profesör Alam’ı İzmir’li bilirler. Profesör Alam’la tanışmamız 1945 yılındadır.
İzmir’in, daha doğrusu bütün Egenin ilk yüksek öğrenim kurumu 1943’de açılan İzmir Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu’dur. Ege Üniversitesinin 1955 yılında kuruluşundan on iki yıl önce, Egenin yüksek öğrenim ihtiyacını bu okul karşılamıştır. İzmir Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu ders programında, Ticaret Hukukuna ikinci sınıfta yer verilmişti. 1943’de başlayan birinci sınıftan sonra, ikinci sınıf 1944’de açıldı, Ticaret Hukuku dersi ile ben görevlendirildim. İş Hukuku, okulun üçüncü sınıfında idi. Profesör Alam, 1945’de aramıza katıldı, 1945’den bu yana birlikte olduk.
İzmir Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu’nun ilk yıllardaki öğretim kadrosunun oluşumu ilginçti. Aramızda uzun yıllarını eğitim camiasında geçirenler yanında, mesleğe ilk adımlarını atanlar, eğitim dünyasını bu okulda tanıyanlar da vardı. Profesör Alam, ilginç kişiliği ile bu iki gurubun dışında kalıyor ve bu her iki gurubu yaklaştıran, kaynaştıran aralarında gerçek ahengi sağlayan davranışları ile her iki gurubu da kendisine bağlayabiliyordu.
İzmir’deki Amerikan Kolejini bitirip, 1931 de kaydolduğu İstanbul Hukuk Fakültesi’nde hukuk öğrenimini sürdürürken, 1933 yılında İzmir Erkek Lisesi’nde İngilizce öğretebilmenin hazzını o günden bu yana tatmıştı. Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, kısa süre adliye mesleğinde çalışmasını müteakip, askerlik ödevini yedek subay olarak tamamlamış ve o sıralarda toplumun daha dikkatini çekmemiş, önemi kavranmamış İş Kanunu ile ilgilenmiş, 1937’de iş müfettişi olarak göreve başlamış, daha sonra İzmir Bölge İktisat Müdürlüğü’ne atanarak sanayi kesimini tanımış ve bu ilgisi Ege Bölgesi Sanayi Odası Sekreterliği’ne kendisini götürmüştü. Ancak, bu görevleri eğitim çalışmalarını etkilemiyor, bil’akis öğrencilerine kuru ve teorik bilgileri değil, bunların toplumdaki uygulanış biçimlerini, gerektiğinde eleştirileri ile birlikte açıklamak fırsatını veriyordu.
İzmir Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu, Ege’nin yüksek öğrenime yıllarca susamış gençliğine hitap etmiş, çevrede ve bütün yurtta tahmin edilemeyecek bir ilgi uyandırmıştır. Mezunlarını ülkenin kilit yerlerinde görmek, bu kuruluşta görev alanların mutluluk kaynağı olmuştur.
Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu’na daha fazla bilimsel bir hüviyet verebilmek için, girişilen çalışmalar sonunda, Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu, İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne dönüşmüş ve Profesör Alam İş Hukuku yanında o zamanlar Sosyal Ekonomi adı ile anılan bugünkü Sosyal Politika dersi ile Kooperatif Hukuku derslerini üstlenmiş, bugün çoğu profesör ve doçentliğe yükselmiş genç asistanların yetişmesinde başlıca etken olmuştur. Akademi döneminde ilk profesörlük unvanı 1951’de kendisine tevcih edilmiştir. Ege Üniversitesi’nin kuruluşu 1955 olduğuna göre, Alam Ege’nin ilk profesörüdür.
Artık Ege iki yüksek öğretim kuruluşuna sahiptir. Biri geçmişi 1943’e dayanan Akademi, diğeri 1955’de kurulmuş Ege Üniversitesi’dir Akademinin öğrenci sayısı, o sıralarda Tıp, Ziraat, Fen ve Mühendislik Bilimleri Fakültelerinden oluşan üniversitenin tüm öğrenci sayısına yaklaşmaktadır ve Akademi Üniversite nitelikte bir öğretim sürdürmektedir. Buna karşılık, Üniversite sosyal bilimler eğitiminden yoksundur. Bu hem Üniversiteyi, hem Akademiyi düşündüren bir konudur. Her iki kuruluşun yetkili organları, bu ikiliğin giderilmesini, Akademinin Üniversiteye katılmasının yararlı olacağı düşüncesini paylaşmaktadır. Üniversite Senatosu, Akademi ile konunun ele alınmasını görüşmek üzere Fen Fakültesi’nden Prof. Dr. Yusuf Vardar ve Ziraat Fakültesi’nden Prof. Dr. Ali Aras’ı, Akademi Profesörler Kurulu da temsilcilik görevini Profesör Alam ile bu satırların yazarına vermiş, her iki taraf temsilcilerinin karşılıklı anlayış ve güven verici ortak çalışmaları yetkili kurullar tarafından değerlendirilmiş ve Akademi Ege Üniversitesi’nin İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi’ni oluşturmuştur.
Bu yolda kabul edilmiş kanunun Anayasa Mahkemesinin kararı ile iptalini izleyen ve yeni fakülte ve öğretim üyeleri için üzüntü ve ızdırap kaynağı olan dönemde, Profesör Alam, itidal, metanet ve sabrın adeta simgesidir. Ege Üniversitesi Senatosu’nun, Danıştay kararına dayanarak ulaştığı çözümden sonra hak, sıfat ve yetkileri teyid edilmiş İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi öğretim üyeleri, Profesör Alam’ı, bu mihnetkeş Fakültenin Dekanlığına getirmişlerdir. Bu, Profesör Alam’ın ilk Dekanlığıdır ve Profesör Alam bu görevinde acı günlerin izlerini en uygun biçimde silmek imkânını bulmuştur.
Yıl 1977-1978 Ege Üniversitesi, yeni fakülteler kurma hazırlığı içindedir. Mühendislik Bilimleri Fakültesi beş yeni fakülte olmağa adaydır. Gıda Teknolojisi Fakültesi düşüncesi ağırlık kazanmaktadır. Bu akım, İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi’ni de etkilemiştir. Öğrenci sayısının yüksekliği, bölümler arasında uyumun her zaman sağlanamaması, bu fakültenin İşletme ve İktisat Fakülteleri olarak ikiye ayrılmasında yararlı olacağı fikri yaygınlaşmıştır. İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi’ndeki Hukuk Kürsüsü, bu iki bölümden bağımsızdır. Ege’de bir Hukuk Fakültesine öteden beri ihtiyaç duyulmaktadır. Önceleri denenmiş ve başarıya ulaşamamış girişimlerden yararlanılarak, Hukuk Kürsüsünün müstakbel Hukuk Fakültesinin çekirdeğini oluşturması düşüncesi etrafında birleşilmiştir.
Hukuk Fakültesi mezunu ve bu günkü hukuk aleminin önemli kolu İş Hukukunun en eski hocalarından biri olan Profesör Alam’ı, ayrılma sırasında İktisat Bölümü kendi içinde alıkoymak istedi ise de, Hukuk Kürsüsünün öğretim üyelerinin ısrarlı ricaları Profesör Alam’ı ikna etmeğe muvaffak olmuş ve Profesör Alam, İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi’nin üç fakülteye ayrılması sırasında hukukçu arkadaşlarına katılmış ve fakülte kurulduğunda İzmir’deki ilk Hukuk Fakültesi’nin ilk Dekanlığına seçilmiş ve bu görevi yaş haddi dolayısı ile emekli oluncaya dek başarı ile sürdürmüştür.
Profesör Alam’ın çok yönlü bir kişiliği vardır. Eğitim camiası dışında, kamu sektöründe önemli görevleri yerine getirmiş, bürokrat yeteneği özel sektörde de zaman zaman çalışmasına engel olmamış, kamu sektörü ile özel sektör arasında yakınlaştırıcı ve bağdaştırıcı girişimleri övgü ile anılmıştır.
İş Hukuku alanında, toplu sözleşme dönemi açıldığında, işçi kesimi ile işveren kesimi arasında anlaşmazlıkların çözümündeki serinkanlılıkla hareketi uzlaştırıcı tutumu her iki kesimde de kendisine gösterilen ve sürdürülen saygıyı daima sağlamıştır.
Yeni ve genç Hukuk Fakültesi’nin kuruluşunu izleyen günlerdeki bunalımlı günlerde, öğrencileri teskin edici davranışlarını, yönetmeliklerin katı biçimde yorumlanmasına daima karşı çıkarak, sorunları karşılıklı anlayış ve bir barış havası içinde çözüme ulaştırmak çabaları o günleri yaşayanların hafızalarındadır. Esasen, Profesör Alam, her hangi bir anlaşmazlık karşısında, kendi deyimi ile «Dişi kalem»in faziletine inanmıştır. Sorunların üstüne, üstüne gidilerek değil, bunların çözülebileceğine inanarak yaklaşmanın isabetini kabul eden Profesör Alam, yaşamı boyunca bu kuraldan ayrılmamak gerektiğinin bilincindedir. Bu tutumunun sağladığı başarı ve mutluluğu bundan sonra da sürdüreceği şüphesizdir.