DEÜ. HUKUK FAKÜLTESİ
2016-2017 ÖĞRETİM YILI AÇILIŞ DERSİ
(İzmir, 28.09.2016)
Prof.Dr. Demet ÖZDAMAR
DEÜ. Hukuk Fakültesi
Medeni Hukuk Anabilim Dalı Başkanı
Değerli Hocalarım,
Değerli Misafirler,
Sevgili öğrenciler,
Fakültemizin 2016-2017 öğretim yılı açılış dersine hoş geldiniz. Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum…
“HUKUKA İNANMAK, HUKUKA GÜVENMEK VE HUKUK İÇİN MÜCADELE ETMEK”
“GİRİŞ”
Bugünkü açılış dersi için seçtiğim konu; mesleğimizin en önemli sorularından birisi olan, “ülkemizde, hatta tüm dünyada; hukuk, hukuka inanç ve güven var mı, hukuk için mücadele edilmeli mi?” soruları etrafındaki düşünce ve değerlendirmeler olacaktır…
“Evrensel Hukuk Kuralları ve Hukuk kurallarının esas olarak yerel niteliği”
Genel düzeyde; insan hakları, iyiniyet, dürüstlük kuralları gibi birçok Evrensel Hukuk kurallarının varlığı kabul edilse de; özel, somut düzeyde ve uygulama alanında, hukuk kurallarının, ülkeden ülkeye değiştiği ve yerel nitelikte olduğu görülmektedir. Yani; ortak bazı hukuk kuralları olsa da, Alman Hukuku, Fransız Hukuku, İsviçre Hukuku, Türk Hukuku, Japon Hukuku… birbirinden farklıdır.
“Hukuk kurallarına olan inancımız, mücadele istek ve gücümüz ne oranda ortaya çıkabilir? Bunları etkileyen unsurlar neler olabilir?”
Birbirinden farklı kurallar getirse de; tüm hukuk sistemlerinin amacı; adaleti, düzeni, toplumsal barışı ve huzuru sağlamaktır. Din, ahlak, görgü kuralları gibi toplumsal düzen kuralları içinde, dünyevi ve devlet eli ile bir yaptırım getiren hukuk kurallarına olan inancımız, mücadele istek ve gücümüz ne oranda ortaya çıkabilir? Bunları etkileyen unsurlar neler olabilir?
“Hukuka olan inanç, güven, onun için mücadele isteği, motivasyon gücü şu unsurlardan etkilenebilir”:
1) Maddi değerler:
– Kendimizi düşünme ve insanca yaşama isteği ve bunları sağlayacak (ev, araba, giyim-kuşam gibi) maddi değerler kastedilir.
– Benzer şekilde başkalarını, ailemizi düşünme ve bu amaçla maddi değerlere de yönelebiliriz…
2) Manevi değerler:
İnsanları, canlıları, tabiatı vs…sevmek ve sevilmek yani, sevgi unsuru;
insan onuru, (resim, ad üzerindeki) kişilik haklarımız vs… bunlar da manevi değerlerimizi oluşturur.
İşte hukuka olan inanç, güven, onun için mücadele isteği, motivasyon gücü bunlardan etkilenerek, kişilerde değişik biçimlerde algılanabilir; azalabilir veya kaybolabilir…
“Yaşam oyunu ve sosyal düzen kuralları”
Toplumda; bu maddi ve manevi değerlere erişmemiz için çabalarken, adeta bir “yaşam oyunu” oynarken; hukuk da, ahlak, din, görgü kuralları gibi, diğer sosyal düzen kurallarına benzer şekilde, ancak devlet eli ile, zorlayıcı (hapis, icra, tazminat gibi) bir yaptırım uygulayarak, yaşam oyununun, sert, bazen de acımasız kurallarını koyar.
Sosyal yaşamdaki kişilerin uzlaşması ile (örneğin. TBMM’de) hazırlanan bu kurallar; ne denli, toplumsal consensus (uzlaşma) ile hazırlanmış ve uygulanırken, ne denli sahip çıkılmışsa; o denli, bu kurallara inanç ve güven de artacaktır.
Kuralların koyulması ve uygulanması safhasında; “adalet, iyiniyet, dürüst davranma gibi…” evrensel etik kuralların gözetilmesi, “çelişkili” davranılmaması, hukukun saygınlığı açısından, özel bir önem taşır.
Kuralların, basit ve şekilsel kalıplarından öte, onların taşıdığı ve ulaşılmaya çalışılan amacı, yani “ratio legis”i ve “ruhu” esas tutulduğunda, istenen gerçek adalet ve hakkaniyet duygusuna ulaşılmış olur. Nitekim; temel bir hukuk kuralı olan Türk Medenî Kanun’un 1.maddesinde, bu düşüncenin bir yansıması olarak; “Kanun, sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
“Canlı ve her an yaşayan, gelişen, soyut, çok sayıda değerler bütünü”
Bir açıdan; toplumsal düzen kuralı olarak karşımıza çıkan hukukun ve hukuk kurallarının; diğer bir bakış açısından, “canlı ve her an yaşayan, gelişen, soyut, çok sayıda değerler bütünü” olduğu olgusu ile de karşılaşırız. Zira; bu değerler bütünü, her toplumda, farklı bir algılanma, uygulanma, değişme, değiştirilme, yenilenme ve hatta tümden ortadan kaldırılma gibi olgularla karşı karşıya kalabilir.
Adeta canlı bir varlık; bir bitki, insan veya hayvan gibi, maddi ve manevi yönlerine özen gösterilmesi gereken hukuk da, ona gösterilecek özen çerçevesinde, bir bitkinin veya varlığın canlanıp, etrafına verdiği güzellikleri yansıtacaktır. Örneğin; kuralın konuluş şekli, amacı, uygulanmasındaki adalet dengesi, yerindeliği gibi birçok adımlar, bütünsel bir bakış açısı ile, bu soyut canlı varlığın, dengeli, sağlıklı ve iç huzura sahip bir şekilde hareket etmesine yol açacak; sonuç olarak kuralların bu uyumu; elbette bizlerin de toplumda, maddi ve manevi varlıklarımızı geliştirmemize imkan sağlayacaktır.
Bu bağlamda; örneğin, Medeni Hukuk’un ve çeşitli bölümlerindeki hükümlerin amacına baktığımızda;
“Adalet hissinin gerçekleşmesi” de, hukuka olan inanç ve güveni artıran, önemli bir unsurdur!”
İster kamu, isterse özel hukuk alandaki hukuk kurallarının, bizatihi kendileri ve uygulanmaları açısından; adalet hissinin, adalet duygusunun varlığı, insanı bu kurallara uymaya ve sahip çıkmaya iten en önemli unsurlardan birisidir.
Kuralın adil olduğu inancı kadar; hatta, daha da fazla ihtiyaç duyulan, kuralın adil uygulanmasıdır. Böylece, “hukuka inanç ve hukuka güven” aşaması yolunda sağlıklı bir şekilde ilerleyebiliriz…
Hukuka güvenmemizi sağlayan; başlıca unsurlara ilişkin şu örnekler ve temel ilkeler gösterilebilir:
“SONUÇ” olarak: Ülkemizin içinde bulunduğu bu zor günlerde; hukuka ve onun iyi işlemesine, daha çok ihtiyaç duymaktayız. Bu dönemi yaşayanlar olarak, sizler, özellikle gençlerimiz; bunu daima, içtenlikle yaşayacak, hissedecek; bu zor günlerin izini silmek için, mücadele edecek ve bunun için güç, motivasyon bulacaksınız!
Muhtaç olduğunuz hukuk inancı ve onu gerçekleştirme gücü; her iyi insanda ve her iyi hukukçunun yüreğinde, zaten bulunmaktadır!…
Adalet yolunda hepinize başarılar diliyorum!…
Teşekkür ediyor; saygı ve sevgilerimi sunuyorum…